İstanbul Film Festivali evlere geliyor: 15 film için ‘online’ prömiyer

İstanbul Film Festivali evlere geliyor: 15 film için ‘online’ prömiyer

Mayıs 16, 2020 Kapalı Yazar: Yeryüzü Tanığı

İstanbul Film Festivali evlere geliyor: 15 film için ‘online’ prömiyer

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen ve Covid-19 salgını nedeniyle ertelenen 39. İstanbul Film Festivali, 15 filmlik bir seçkiyle 15-29 Mayıs tarihlerinde dijital ortamda izleyiciyle buluşuyor.

1984’ten bu yana her yıl nisan ayında gerçekleştirilen İstanbul Film Festivali, corona virüsü salgınından dolayı yıl içerisinde başka bir tarihe ertelenmişti. İzleyicisinden daha fazla uzak kalmak istemeyen festival, bir ilke imza atıyor ve 39’uncu yılında festival programı için Cannes, Venedik ve Berlin film festivallerinden seçtiği 15 filmin Türkiye prömiyerlerini 15 ile 29 Mayıs tarihleri arasında internette gerçekleştiriyor.

filmonline.iksv.org adresinden erişilebilen filmleri izlemek için biletler yine aynı site üzerinden alınabiliyor. Bilet işlemini takiben filmler 5 gün boyunca kişisel erişime açılacak ve bu süre zarfında seyircilerin bir filmi başlattıktan sonra izlemek için toplam 30 saati olacak. Festivalde olduğu gibi her seansın bilet kapasitesi sınırlı. Filmlere teker teker bilet alınabiliyor veya Toplu Film Paketi satın alarak 15 filmin tamamı daha avantajlı bir fiyatla izlenebiliyor. Türkçe altyazılı olarak yapılacak gösterimlere yalnızca Türkiye’den erişilebiliyor. Biletler 14 Mayıs Perşembe saat 10.30’da satışa sunuluyor.

39. İstanbul Film Festivali’nin Çevrimiçi Gösterilecek Filmleri:

“You Will Die at 20”

Berlin Alexanderplatz (Yön. Burhan Qurbani)

Fassbinder’in klasikleşen 1980 yapımı TV dizisinin ardından, Alfred Doblin’in aynı adlı romanının Berlinale’de Altın Ayı için yarışan yeni uyarlaması, 1929 yılı Weimar Cumhuriyeti’nin olaylarını günümüz Berlin’ine aktarıyor ve Gine-Bissau göçmeni bir genci Berlin’in suç dünyasında izliyor.

You Will Die at Twenty (Yön. Amjad Abu Alala)

Sudanlı yönetmen Amjad Abu Alala’nın görsel dilinin olgunluğuyla festivallerde bolca övgü alan ilk uzun metrajlı filmi bir kehanetin insanların kaderini nasıl etkileyebileceğini gösteriyor.

Dünyadan izole, yaşamın kendi inançları ve gelenekleri doğrultusunda sürdüğü bir Sudan köyünde geçen film, Venedik Film Festivali’nde En İyi İlk Film, Amiens ve El Gouna Film Festivallerinde En İyi Film ödüllerini kazandı.

Servants (Ivan Ostrochovský)

Siyah-beyaz eşsiz görüntüleriyle öne çıkan Hizmetkârlar, Soğuk Savaş döneminde Çekoslovakya’da geçiyor ve komünist rejimin işbirliğine zorladığı ilahiyat öğrencisi iki gencin çıkmazlarına odaklanıyor.

A Bigger World (Yön. Fabienne Berthaud)

Fransa sinemasının popüler oyuncu-yazar-yönetmenlerinden Fabienne Berthaud’nun yeni projesi, müzikolog ve şaman uzmanı Corine Sombrun’un kendi deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı bir kitaba dayanıyor.

5 is the perfect number (Yön. Igort)

Arkasında bir çizgi roman olan bu hareketli gangster filmi, Napoli’nin suç dünyasını özenle tasarlanmış estetize bir kara film atmosferinde anlatıyor. Filmin yönetmeni ise, filmi kendi çizgi romanından uyarlayan çizer Igort. Başrolde ise Tony Servillo harikalar yaratıyor.

Söz Senettir (Yön. İlker Çatak)

Almanya’dan yaz tatili için Türkiye’ye gelen, kadının pilot, erkeğin müzisyen olduğu bir çiftin üç kişilik bir oyuna dönüşen maceralarını gözler önüne seren film ilişkilere ve kimliklere dair pek çok algımızı sarsıyor. Çatak’ın bu yeni filmi, Münih Film Festivali’nde En İyi Senaryo ve En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandı.

Litigante (Yön. Franco Lolli)

Kolombiya sinemasının gelecek vadeden yönetmenlerinden Franco Lolli, Chicago Film Festivali’nde Yeni Yönetmenler Bölümü’nde En İyi Film Ödülü kazanan filminde tek başına çocuklarını yetiştirmeye çalışırken bir yandan hasta annesine zaman ayıran ve işyerindeki skandallarla mücadele eden bir kadının yaşamına bizi ortak ediyor.

Swimming Out Till the Sea Turns Blue (Jia Zhang-ke)

Dünya sinemasının en önemli isimlerinden Jia Zhang-ke’nin belgeseli farklı kuşaklardan Çinli edebiyatçılarla yapılan röportajlar aracılığıyla hem bu yazarlara hem de ülkenin edebi kültürüne dair muhteşem anekdotlar barındırıyor. Türkiye’de de çok sevilen Yu Hua gibi pek çok yazarın anlatıları şiirsel, eşsiz bir deneyim ortaya çıkarırken günümüz Çin’inin özgün bir portresini çiziyor.

My LittleSister (Yön. Stéphanie Chuat, Véronique Reymond)

Şubat ayında Berlinale’de Altın Ayı için yarışan Kız Kardeşim’de Berlinli saygın tiyatro kumpanyası Schaubühne çıkışlı Nina Hoss, LarsEidinger ve Thomas Ostermeier rol alıyor.

Lillian (Yön. Andreas Horvath)

Gerçek bir hikâyeden esinlenen ve Minsk, Trieste, Gijon, Hayfa gibi birçok festivalde ödül kazanan, duru dili ve başrol oyuncusunun performansıyla dikkat çeken Lillian, ABD’den Rusya’ya yürüyerek geçmeye çabalayan bir genç kadını izliyor.

Willow (Yön. Milcho Manchevski)

Çocuk sahibi olmak isteyen üç kadının kahramanı olduğu üç farklı hikâye anlatan ve gözalıcı görüntü yönetimiyle dikkat çeken Willow, Manchevski’nin en iyi filmlerinden biri olarak övülüyor.

1982 (Yön. Oualid Mouaness)

Bu yıl Lübnan’ı Oscar yarışında temsil eden 1982 bizi ülke tarihindeki en büyük kırılmalardan birinin yaşandığı yıla götürüyor ve iki çocuğun gözünden toplumu gözlemliyor. Filmin başrollerinden birini Nadine Labaki üstleniyor. Film El Gouna, Montpellier, Toronto film festivallerinde ödül kazandı.

Walchensee Forever (Yön. Janna Ji Wonders)

Yönetmen Janna Ji Wonders, Berlinale’de Perspektif Bölümü’nde En İyi Film ödülünü kazanan ve hem eleştirmenler hem de izleyicilerden büyük beğeni toplayan son belgeselinde ailesinin her biri kendi yolunu çizmiş kadınlarının hikâyesini anlatıyor.

Martin Eden (Yön. PietroMarcello)

Jack London’ın en sevilen romanlarından Martin Eden’i Fransız Yeni Dalgası ve 1970’lerin Amerikan sinemasından esinlenerek 20. yüzyılın ortalarında Napoli’ye taşıyan film, sinemada en özgün ve başarılı edebiyat uyarlamalardan biri olarak Venedik’te En İyi Erkek Oyuncu, Toronto’da Platform Ödülü, Sevilla’da En İyi Film Ödülü kazandı.

Little Girl (Yön. Sébastien Lifshitz)

Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan Küçük Kız, bir çocuğun dilediği gibi olma arzusunu, toplumun tepkilerini ve ailesinin tüm fobik saldırılara karşı dirayetli duruşunu tarafsız bir dille anlatıyor.

Daha fazla bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.